SERGİ KAPSAMINDA ATÖLYELER DE DÜZENLENİYOR
Hem oluşturulan arşivle hem de düzenlediğiniz konuşmalar ve atölyelerle burada bir komünite ruhu oluşturmak da serginin önemli bir parçası. Etkinliklerde kayıt alıyor musunuz ve yayınlayacak mısınız?
Katılımcılar görünme/görünmeme üzerinden sorun yaşıyor ve rahat olmak istiyorlar, biz de o alanı vermek istiyoruz. Bu sebeple kayıt almıyoruz.
Yaptığınız atölyeler içerik olarak da ilgi çekici. Biraz bahsedebilir misiniz?
Queer düşünme atölyeleri içeriğin önemli bir kısmı ve Kaos GL zaten hâlihazırda Ankara’da bu dersleri organize ediyor. Bu konuşmaları İstanbul’a taşıyabilmek önemliydi çünkü bu tarz konuşmalar çok olmuyor. Okulun dışında Foucault’yu ve Deleuze’ü bu şekilde konuşacağımız pek alan yok. O yüzden o alanı açmak istedik, tabii beş hafta gibi kısıtlı bir zamanımız olduğundan ana noktaları seçtik. Konuşmalar Tuna Erdem ve Seda Ergül’ün 6 Şubat’taki “Queer teori ve sanat” dersiyle son bulacak. Ocak ayında iki kez “Lezbiyen Biseksüel Feminist Buluşması” düzenledik. Sadece kadınlara ve translara açıktı. Artıkişler Kolektifi eylemin dokümantasyonunu yapacak ve sanat haline gelmesiyle ilgili bir etkinlik düzenleyecek. Fol’den Burak Çevik’le iş birliği içinde bir deneysel sinema akşamımız olacak. Konuştuğumuz pek çok insan var. Benim önceki işlerimde de sergi ve etkinlik programı çok iç içedir. Sergiyi sadece alan yerleştirmesi olarak görmüyorum, buranın yaşanır halde olması ve insanların çeşitliliği benim için çok önemli. İstanbul’daki farklı grupları ve farklı bakış açılarını davet etmeye çalışıyoruz. Aylin Vartanyan ile “Ezilenlerin Tiyatrosu Atölyesi” yapacağız, tam bu dönemde ezilenlerin pedagojisinin iyileşme adına iyi olacağını düşünüyorum.