Mete Kaplan Eker, çok sık seyahat ediyor ve gittiği yerlere çizimlerini bırakmaktan heyecan duyuyor. Bizim için İstanbul temalı bir çizim yapan Eker, şehri kırmızı renkle özdeşleştiriyor.
Çizim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
‘Karanlığın tonları’ olarak tanımlayabilirim. Çoğunlukla koyu renkler üzerinde kontrast yaratarak çalışmayı seviyorum. Çalışmalara verdiği derinlik ve duygu, oldukça hoşuma gidiyor.
Nelerden ve kimlerden ilham alıyorsunuz?
Son dönemde fırsat buldukça seyahat etmeye çalışıyor, gittiğim yerlerdeki müze ve galerileri gezmeye özen gösteriyorum. Sanat tarihinde fotoğraflardan gördüğümüz eserleri yakından incelemek hem ilham hem de motivasyon sağlıyor. Buna bağlı olarak yeni kültürleri keşfetmek yeni fikirlere kapı açıyor. Tabii ki müzik vazgeçilmezim.
Ersa Mobilya her yıl edebiyat dünyasının önemli roman karakterlerinden esinlenerek, ilgi çekici ajanda ve takvim setlerleri hazırlıyor. Önemli illüstratörler bir araya gelerek çizimler yapıyorlar. Bu yılın teması Sherlock Holmes. İçinde bulunduğunuz bu proje sizin için ne ifade ediyor?
Box in a Box Idea dergisi editörü Şener Yılmaz Aslan’ın davetiyle olaya dâhil oldum. Projenin konusu ilham verdi. Ama farklı tarzlara sahip olan sanatçılarla bir araya gelmek de heyecanlandırdı beni. Takvime Sherlock’un “Benden çok daha zeki biri” diye anlattığı abisi Mycroft Holmes’u resimleyerek katkıda bulundum. 12 farklı illüstratörle harika bir proje ortaya çıktı.
İstanbul tek bir renk olsa bu hangisi olurdu?
Kesinlikle kırmızı.
İstanbul’un hangi semtleri size ilham veriyor?
Kadıköy civarı ve son dönemde sıkça gittiğim Burgaz Adası. Adanın kışın büründüğü unutulmuşluk hissi çok hoşuma gidiyor.
Sanatınızı sinema, kitap, tiyatro gibi diğer sanat dallarıyla besliyor musunuz?
Özellikle gerçek olaylara dayalı yapıtlar beni çok etkiliyor. Bir filme, kitaba dönüşebilecek kadar farklı yaşamların varlığı oldukça heyecan verici. Sıradan hayatlardan sıyrılıp böylesine fark yaratan insanları görmek beni yeni hayaller kurmaya itiyor.
Çizimlerinizi en çok nerede görmek istersiniz?
Dünyanın farklı yerlerinden görülebilecek her platformda. Hayal gücünüzü başka kültürlerle paylaşmak oldukça heyecan verici… Gittiğim yerlerde rastgele mekânlara işlerimi bırakıyorum. Belki de yolumun bir daha düşmeyeceği yerlere benden bir parça bırakmak ve keşfedilmeyi beklemek hoşuma gidiyor. Geçen aylarda Kopenhag’da bıraktığım işlerimden bir kaçının fotoğrafını çekip beni etiketleyenler olmuştu. Gerçekten harika bir duygu…