Hiçbir olay bana bu kadar umut veremezdi, hem de eylemlerde yaşanan ağır hayvan yaralanma ve ölümleri bilançosuna rağmen. Neden? Çünkü bu gezegen, tarihinde ilk defa kendisi zor nefes alırken köpeklerin gözüne süt döken insanlar gördü.
1
Ben hayalsiz, insana olan bütün inancını kaybetmiş biriydim. Daha doğrusu şöyle: Empatim kendimi bildim bileli gelişkindi. Bu, kas gibi çalıştığında sürekli gelişen bir musibet olduğundan, kendimi zamanla bir empati kısırdöngüsünde buldum. Sırasıyla insanların insanlara, ağaçlara ve hayvanlara yaptıkları kötülükleri fark ettikçe, 40 yaşıma az kala bünyem bütün sistemi reddetmeye başladı. Bundan 20 yıl önce nispeten beyaz bir ırktan olduğum için vicdan azabı çektiğim gibi, artık topyekun insan olmaktan utanıyordum. Belli ki insan dediğimiz canlı türü, ne kendi türüne ne de bitki ve hayvanlara rahat verecekti. Lakin bencil olamadığım için gözlerimi kapayıp kendi güzel hayatımı da yaşayamadım ve bir metrelik de olsa kendi çapımda sesimi yükseltip diyaframımı genişletmeye başladım. Şaka değil, insanın bağırdıkça sesi açılıyor! İşte böyle yuvarlanıp gidiyordum.