Yılın büyük bir bölümünü Los Angeles’ta geçiren müzisyen rahman altın, bestelerini yaparken İstanbul’un derin tarihinden, güzelliğinin farkında olmasından, kibri ve şımarıklığından ilham alıyor.

1

Image 1 of 2

Los Angeles ve İstanbul arasında kendinizi nereye ait hissediyorsunuz?

Çoğu zaman ikisine birden. L.A. “beni anlamak isteyen”, İstanbul “beni bilen” yer rollerini alıyor hayatımda. Uzun süre neredeysem, diğer tarafı özlüyorum. O an özlediğim yere ait olduğumu hissediyorum, sevgiliye koşar gibi geliyorum. O esnada beni kimse diğerinde tutamaz.

Los Angeles’tan baktığınızda İstanbul sizin için ne anlam ifade ediyor?

Köklerim. Derin müzik. Dağınıklığın içinde kaybolan sakinlik ve bu ikisinin sürreel düzeni… Sıcaklığı ve samimiyeti.

Los Angeles’taki evinizde size İstanbul’u hatırlatacak özel bir obje var mı?

Olmaz olur mu? Çok! Seramik kaftanlarımız ve narlarımız var, renk renk. Paşabahçe’nin ürettiği özel serilerin çoğu. Dedemin “İstiklal Madalyası Beratı”. Rakı. Bir de özel bir “Eiffel Kulesi” tablomuz var. Onun üzerine İstanbul’dan bizi ziyarete gelen bütün arkadaşlarımıza minik bir yazı yazdırıp bir de imza attırıyoruz. Bu bizim İstanbul bağımızı her daim canlı tutuyor.

Yılın ne kadarını Los Angeles’ta, ne kadarını İstanbul’da geçiriyorsunuz? Yarı yarıya olsun istiyorum ama her zaman öyle planlayamıyoruz. Genelde dört ay oradaysam bir ay burada oluyorum.

Los Angeles’tayken İstanbul özleminizi nasıl giderirsiniz?

Evimizde verdiğimiz özel davetlerle, yenilen yemeklerle, söylenen şarkılarla… Ara sıra ziyaret edilen Ermeni restoranları ile. Bazen İstanbul’u sana anlatırken gözleri dolan bir Rum ile yapılan sohbetle...