İzaka bünyesinde farklı mutfaklar ve lezzetler barındırıyor. Baş şefi Eyüp Çevik’le bir araya gelerek konseptlerin ve tabakların hikayesini konuştuk.
Eyüp Çevik’in mutfak yolculuğu 1990 yılında İngiltere’de başlıyor. Bir Türk restoranındaki macerasından sonra İstanbul’a dönüp, Konyalı Et Lokantası’nda Osmanlı mutfak kültürüyle ilgilenmiş. Ardından otelcilik kariyeri başlıyor: Ataköy Crowne Plaza & Holiday Inn otelleri, Four Seasons Istanbul at the Bosphorus ve son olarak CVK Park Bosphorus Hotel’in mutfak şefliğini üstleniyor. Kendisiyle otel restoranlarının farkını tartışırken şu yorumu yapıyor: “Bağımsız bir restoranda günlük rutinler bellidir. Mutfağın kurgusu doğrultusunda hareket edilir çoğunlukla. Otelde büyük bir operasyonun başında olduğunuzda toplantılar ve eğitimlerin yanı sıra operasyonun işleyiş aşamalarını kontrol ediyor, farklı bölümler arasındaki iletişimi de sağlıyorsunuz. Bu yüzden günleriniz daha hareketli geçiyor. Ekibimi oluştururken bu koşuşturmayı göz önünde bulundurmalıyım ki, mutfağım lezzet ve kaliteden ödün vermesin.”
Peki, CVK Park Bosphorus Hotel’in terasında yer alan İzaka’nın hikâyesi nedir? Eyüp Çevik şöyle anlatıyor: “Osmanlıca ‘tatma, tattırma’ anlamına gelen İzaka’da, Türk – Osmanlı, Fas ve Lübnan mutfağını içeren “The Midd” ile et yemeklerinden hoşlananları, “Mezze Mave” ile Akdeniz yemeklerinin hafifliğini sevenleri, “Hitode” ile de Uzak Doğu’nun kendine has lezzetlerini İstanbul’da arayanları aynı çatı altında topluyoruz” diyor ve ekliyor: “Mutfağımız İstanbul’un çok kültürlü yapısını sembolize ediyor.”