Üzüm ve Ryuk evde sürekli babaları Yaşar’la sohbet eden, onun penalarını halının altına “sokalayan”, sosyal medyada binlerce takipçisi olan iki “kırma” kedi. Çok ciddi bağımlılık yapıyor ve insanın Türkçe’sini bozuyorlar, dikkat!
Kedi sevip de sosyal medyada calico Üzüm ile uzun tüylü tekir Ryuk’u tanımayan azdır. Maceraları üç yıldır “Üzüm ve Diğer Şeyler” olarak sanal âlemde dönüyor. Takipçileri inanılmaz bağlı ve dikkatliler; paylaşımların altındaki yorumları okumak da üçlü çetenin sohbetlerini okumak kadar eğlenceli. Genellikle “Yeşar” çocuklara istediğini vermediği için azar işitiyor takipçilerden: “Çü be!”
Bu yılın ilk ayında yayın hayatına başlayan “Kedi ve Diğer Şeyler” dergisi babaları Yaşar Murat Taşkale’nin hayaliymiş. Çocuklar artık bir yandan kendilerine has dilleri vesilesiyle TDK’ya üstün hizmet tadında sohbetlerini gerçekleştirirken, bir yandan da dergideki dedektiflik bürosunda her ay vaka çözüyorlar!
“Yeşar”a çocukları sorduk…
Üzüm de Ryuk da bildiğim kadarıyla sokaktan kurtardığınız kediler. Mesela, Ryuk’ta “çöbe konma” korkusu var hep. Sizin eve kapağı atma öyküleri nasıl?
Büyük olduğu için Üzüm’le başlayayım. Yaklaşık üç yıl önce, çalıştığım şirketin otoparkında sesini duydum. Çöp konteynerinden geliyordu. Üzeri yine başka çöpler ve yapraklarla kapanmıştı. Çok küçük olduğundan zor bulabildim. İşçilere sorduğumda makine dairesinde bir makineye sıkıştığını ve ölecek düşüncesiyle üç gün önce çöpe attıklarını söylediler. Ciddi biçimde yaralı ve üzerine bulaşmış yağ ve kanlar kurumuş olduğundan tamamen simsiyahtı. Bir aylık kadardı sanırım. Veterinere götürdüm. Ameliyat ve 10-15 gün kadar yoğun bakım sonrasında nihayet eve geldi.
Ryuk da yine travma yaşamış bir kedi. Onu Üzüm’e arkadaş olması için Haysev’in (Hayvan Severler Derneği: www.haysev.com.tr) sayfasından sahiplenmiştik. İki aylık kadardı. Sokak köpekleri kalçasını parçalamış sanırım. O da ameliyatlı. Sağ arka bacağında platin olduğundan otururken tam olarak bükemiyor ve çok fazla sıçrayamıyor.
Üzüm ve Ryuk’u Facebook’ta “Üzüm ve Diğer Şeyler” sayfasında konuşturuyorsunuz. Bir nevi fotoroman sayfası. Ne zamandır hazırlıyorsunuz sayfayı ve fikir nasıl gelişti?
Hemen hemen Üzüm geldiğinden beridir sayfa var diyebilirim. Yaklaşık üç yıldır. Karşılıklı konuşma fikri planladığım bir şey değildi. Instagram’da özellikle kedili hesapları takip ettiğimden, orada insanların yazdıkları monologları okur ve severdim. Ben de yine komiklik olsun diye kendi fotoğraflarımın arasında biraz farklı olarak diyalog paylaşmaya başladım. Bir süre sonra sevilince sadece onların hesabı oldu ister istemez. Facebook sayfasını Instagram kullanmayan arkadaşlarımın isteği üzerine açtım. Orada daha kalabalık bir kitle var ve bu sayede daha hızlı yayıldı. Dergi çıkarma fikri ise birçok şeyin denk düşmesi ile kendiliğinden oluştu. Üniversite yıllarımdan beri böyle bir hayalim vardı. Tabii daha çok edebiyat ve sanat ağırlıklı bir dergi düşünürdüm. Bir şekilde sekiz yıldır yaptığım işten ayrılmam, daha önce kedili bir derginin editörlüğünü yapan bir arkadaşımın İstanbul’da çok yakınıma taşınması ve Facebook sayfasına gelen sahiplendirme ve kedi sağlığı ile ilgili soruların artması gibi nedenlerden dolayı böyle bir şeye giriştik.
Üzüm’ün de Ryuk’un da kendine has anlatım biçimleri ve konuşma bozuklukları var. Ciddi birer karakter yaratmışsınız. İlham olan karakterler, öyküler var mı?
Kitap okumayı çocukluğumdan beri seviyorum. Hâlâ çizgi film ve anime sever ve izlerim. Bunların etkisi muhakkak vardır. İşin aslı, diyaloglardaki tavırları reeldeki tavırlarıyla çok örtüşüyor diyebilirim. Karakterler biraz da buradan ilerleyerek kendiliğinden gelişti. Üzüm gerçekten de Ryuk’a nazaran daha ağır başlı, Ryuk da inanılmaz talepkâr bir kedi. Sürekli konuşur. Ben onları daha çok hemen hepimizin hayatında olan küçük çocuklarmış gibi düşünmeyi seviyorum. İlla ki bir ilham varsa çocuklardır herhalde.
Kedi ve Diğer Şeyler dergisinde de hem yönetici hem de yazar kadrosunda yer alıyorsunuz. Dergide Üzüm’le Ryuk’un sabit bir köşesi var; burada Üzüm dedektif, Ryuk da yardımcısı. Kedinin sonsuz merakı, araştırma azmi, zekâsı ve burnuyla olayları çözüyorlar. Dergide nasıl iş buldular? Aile torpili olmasın sakın?
Bir kere derginin ismi Üzüm ve Diğer Şeyler’den mülhem olduğundan, üstelik içerik bakımından hitap ettiğimiz kitle onları sevdiği için Üzüm ve Ryuk olmazsa olmazdı diye düşünüyorum. Hatta yoğunluktan dolayı yazamadığım bazı sayılarda tepki alabiliyorum. Elimden geldiğince yazmaya gayret ediyorum ama işin gerçeği bir süre sonra sıkıcı olmak da istemem. Dergiye samimi olarak nasıl bir katkıda bulunabilirim diye düşündüğümde aklıma polisiye yazmak geldi. Öteden beri gerçek bir polisiye yazmak hayalimdir. Ancak ciddi bir polisiye öykü algoritması oluşturmak en azından benim için kısıtlı bir zamanda kolay olmuyor. O yüzden iyi bir şey olduğuna kendimi inandıramadığım birçok yazıyı çöpe atmışlığım vardır.
Kalabalık bir takipçi ordusu olarak takip ettiğimiz kadarıyla ev değiştirdiniz. O arada Ryuk kendisini yine “çöbe koycağnız” diye korkunca, yeni evde at varmış diye kandırdınız onu. Atın hikâyesi nedir?
Maalesef yeni evde de at yok. At talebi Üzüm’ün tuhaf bir bakışının olduğu fotoğraf karesinden çıktı. Dalgın ama soran gözlerle baktığı ilginç bir fotoğraftı bence. Sonrasında Ryuk’un da katılmasıyla bu hikâye devam etti. Birçok insan oyuncak at hediye ettiler. Evimize büyüklü küçüklü onlarca oyuncak at geldi o dönem. Güzeldi. Hâlâ güzel hatta.
Sahici hayatta iyi anlaşıyor mu çocuklar?
Evet. Ryuk eve ilk geldiğinde bir – iki ay kadar sadece koltuğun altında yaşadı. Üzüm her gün yanına gidip onu yalar ve birlikte yatardı. Çok müşfik bir kedidir Üzüm. Sonra ne olduysa Ryuk ortalığa çıkmaya karar verdi ve Üzüm’e bağımlı bir şekilde yaşamaya başladı. Mümkün olduğunca yanından ayrılmaz. Yanında değilse bile hep onu görebileceği bir yerde uzanarak onu izler. Gün içinde uykusunun bir bölümünü muhakkak Üzüm’ün üzerinde geçirir.