Çocukluğundan beri hikâye biriktiriyor. Anlatmak için yaşıyor ve ne bulursa tozlu raflarında saklıyor. Sinema tutkusunu yaşamla harmanlayınca ortaya inanılmaz kareler çıkıyor. Planlı plansız, elinde bavuluyla yol almayı seviyor. Kendini hiçbir yere ait hissetmiyor ama gezip gördüğü her şehrin izini sürmekten geri kalmıyor. Alıştığı insanların peşini ise asla bırakmıyor. Tüm bunlarla hayattan çalsa da dönüp dolaşıp yine kendine kalıyor. En sevdiği film “La Dolce Vita”, başucu kitabı ise “Yabancı”.