Bu yılki Oscar yarışında adından söz ettiren ve iki dalda aday olan, kariyerinin zirvesindeki Mark Ruffalo ile güreşçi Dave ve Mark Schultz kardeşlerin amerikan yakın tarihine damgasını vuran trajik hikâyelerinin anlatıldığı Foxcatcher üzerine konuştuk.

mark-rufallo

 

 

Foxcatcher’daki rolünüz fiziksel olarak epey zorlayıcıydı. Geçmişinizden gelen güreş sporu tecrübeniz, bu filme hazırlanırken size yardımcı oldu mu?
Babam gerçek bir güreşçiydi, ben de güreşe başladığımda büyük ihtimalle 14 yaşındaydım. Fakat ben güreşirken her zaman sağ ayağımdan güç alıyordum, oynadığım Dave Schultz ise sol ayağından güç alıyordu. Yani güreş hakkındaki bütün bildiklerimi bir aynaya yansıtıp tam tersini yapmalıydım. Dave Schultz o dönemde fiziksel olarak en güçlü halindeydi, benim de aynı şekilde olmam gerekiyordu. Filmdeki güreş sahnelerinin başarılı olması için 7 ay boyunca antrenman yaptım, 15 kilo kas kazandım. Channing Tatum ve ben güreş sahnelerinde başarılı olunca, senaryodan 30 sayfalık konuşma çıkardık. Filmin ilk sahnesinde sadece güreşiyoruz ve vücut dilimiz her şeyi anlatıyor. Konuşmalara gerek kalmadı.

Foxcatcher ABD’nin yakın tarihinden çok trajik bir hikâyeyi anlatıyor. Siz bu hikâyeyi ne derecede biliyordunuz? Filmin yönetmeni Bennet Miller’ın bu hikâyeye yaklaşımı nasıldı?
Her Amerikalı gibi hikâyeyi duymuştum ve okumuştum fakat derinlemesine bir bilgim yoktu. Rolüme iyi hazırlanmak için Dave Schultz’un binlerce videosunu izledim; nasıl konuşuyor, nasıl yürüyor, nasıl güreşiyor… Miller araştırmaları için Iowa, California, Colorado, Missouri ve Pennsylvania’ya giderek, film için materyal topladı. Mark Schultz Dave’in dul eşi Nancy, ailenin arkadaşları, eski çalışanları ve eski güreşçilerle konuştu. Bu materyaller üzerinde çok çalıştık. Miller’ın filme bakış açısı ve sürekli tekrarladığı cümle “Eğer dürüst olursak, her şey iyi olacak.” Hikâye anlatması zor bir hikâye. Herkesin sakladığı gizli yanları vardı. Miller, hiçbir şey saklamadan dürüst ve şeffaf olarak anlatmak istedi.

Dave’in ağabeyi Mark Schultz filmde danışmanlık yaptı. Onun filmle etkileşimi nasıldı, performansınızı etkiledi mi?
Mark’ın bir mirası var, film çekimlerini hem kendisi hem ağabeyi için izliyordu. Bu sebeple onun varlığı üzerimizde bir çekimserlik ve gerginlik yarattı. O dünyanın kendisini ve ağabeyini belirli bir ışıkta görmesini istiyordu. Fakat Miller’ın hikâyesini alıp sinemaya taşımasına izin verecek kadar cesaretli bir adam. Aramızda çok açık bir iletişim vardı. Bize çok yardımcı oldu, kendi bakış açısını paylaşmaktan çekinmedi. Hikâyeyi hepimiz için daha gerçekçi kıldı.

Son yıllarda “The Avengers”, “Now You See Me”, “The Avengers: Age of Ultron” gibi gişe filmlerinin yanında “Foxcatcher”, “Begin Again”, “Infinitely Polar Bear” gibi bağımsız filmler ve Ryan Murphy’nin televizyon filmi olan “The Normal Heart”ı da çektiniz. İki sene içerisinde sekiz-dokuz film çekmek çok zorlayıcı olmadı mı sizin için?
Geçtiğimiz iki sene benim için çok özeldi. Bütün bu filmleri yaptığım için çok mutluyum, neredeyse sekiz ay içinde geldi bütün teklifler. Fark ettim ki 47 yaşındayım ve kariyerimin zirvesindeyim. Belki de gelebileceğim en yüksek noktadayım. Bu sebeple cesaretli davranıp çok çalışmaya büyük özen gösterdim.

İleride çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?
Var, Rian Johnson. Daha yeni ona bir e-mail attım: “Bütün başarıların için tebrik ediyorum. Star Wars’ta oynamak çok istiyorum. Her hangi bir rol varsa lütfen beni düşün” dedim. “Star Wars: Episode VIII”de onunla çalışmayı çok istiyorum. Bana çok büyük bir rol kalmadığını ama eğer çok hayransam arka planda bir maskeyle olabileceğimi söyledi. Zamanlama iyi olursa sette onunla zaman geçirebilmek adına bile bunu kabul ederim.

En sevdiğiniz süper kahraman kim?
Çocukken Incredible Hulk Show’daki The Hulk ve Bill Bixby’di. Biraz büyüdükten sonra Wolverine oldu.