Bir yeri sahiplenmek için “benim” diyebilmeniz gerekiyor. Nişantaşı’nda da “benim” diyebildiğim pek çok yer var. İşte o mekânlar…
TOUCHDOWN
Müge ve Fuat… Şahane iki dostun açtığı, Nişantaşı’nın ilklerinden, özel ve güzel mekânlarından biri Touchdown. Keyifli akşamüstü ve iş çıkışı saatleri bir yana benim için özellikle konserlerden önce muhakkak uğranması gereken bir yer niteliğinde. Milli Reasürans Pasajı’nda 20 yılı deviren bu sıcacık mekâna nice 20 yıllar diliyoruz.
DEN CAFE
Üç ortak Anıl, Hakan ve Özge bu güzel ve huzur verici mekânı 2008 yılında açtılar. Üç yakın ve eski arkadaş, hayalleri olan bu kafeyi açtıklarında Mim Kemal Öke oldukça sakin ve kimilerince riskli bir lokasyondu ama onlar leziz yemekleri ve kaliteli servisleri ile kısa zamanda hatırı sayılır bir müdavim kitlesi edinmeyi başardı. Umut Usta sürekli yenilenen menünün arkasındaki gizli kahraman… Kahvaltı konusunda favorim olsa da, mekân günün her saatinde ayrı güzel…
HOUSE CAFE CORNER
Evimin dibinde yer alan en sevdiğim House Cafe şubesi. Buranın tam bir mahalle kafesi havası var. Genelde gelenlerin çoğu aynı, mahallemizin simaları ve oturdukları masalar bile çok nadir değişir. Taptaze salataları, meyve suları ve haftalık menüleri vazgeçilmezlerimden… Burayı bu denli sevmemin en büyük nedenlerinden biri de kuşkusuz mekânın müdürü ve hepimizin “aileden” saydığı çok sevgili Emre Bey.
BİZİM YUFKA
Yufkası bir yana; manda yoğurdu, sütü ve organik kahvaltı malzemeleri ile daima tertemiz ve taptaze bir dükkân burası. Datça’dan gelen zeytinyağı ve bal, Ayvalık’tan gelen zeytin, buğday ekmekleri, salçalar ve börekleriyle Bizim Yufka beni benden alıyor ve gerçekten bizim mahallede en sevdiğim adreslerin başında geliyor.
MAÇKA PARKI
Yaz- kış favorim olan Maçka Parkı, Nişantaşı kalabalığından o kadar uzak ve o kadar farklı ki… Maçka / Teşvikiye arasında, hatta tam ortasında ve yeşillikler içinde harika bir kaçış noktası. Çoluk çocuk, genç yaşlı herkes bu parkta… Çocuklar salıncaklarda, gençler çimlerde, teyzelerle amcalar banklarda… Spor yapanlar köpeklerini özgürce koştururken kitap okuyan ve kulağında kulaklıkları ile müzik dinleyenlerle Nişantaşı’nın en ayrıcalıklı yeri kesinlikle burası.
SUNDAY
Teşvikiye Cami’nin hemen arkasında açılan yepyeni bir kafe. Sunday, zengin ve taze kahve çeşitleriyle kısa zamanda çok sevilen bir mekân haline geldi. Özellikle notebook’uyla kafelerde vakit geçirenlerin çok seveceği bu adresin dekorasyonu ve sunumundaki incelikler de dikkat çekici. Kocaman kapıları ile hem sokakta hem de kafede oturuyor hissini veren, insanın kendini hem Teşvikiye’nin kalabalığından uzakta hem de tam ortasında bulduğu keyifli bir mekân burası. Mutlaka denemenizi ve iki katlı Sunday’i keşfetmenizi tavsiye ediyorum.
POLEN PASTANESİ
Taptaze tatlı ve tuzluları ile yıllardır vazgeçemediğimiz bir aile geleneği. Sizi daima güler yüzleri ile karşılayan pastane personeli bir yana, Polen’in börek ve sandviçlerinin tadı da yıllardır hiç değişmedi. Pastalarını da unutmamak lâzım elbette. Topağacı çıkışında bulunan pastanenin bir özelliği daha var: Sabahın erken saatlerinde yaydığı mis gibi koku, tüm Teşvikiye’yi mıknatıs gibi kendine çekebiliyor.
HÜNKAR
1950 yılından beri Türk ve Osmanlı mutfağının en güzel yemekleriyle hizmet veren ve aynı lezzetleri nesillerdir bize sunan çok özel bir işletme burası. Her daim birbirinden leziz yemeklerin yendiği ve servis kalitesinden 65 yıldır hiç bir şey kaybetmeyen Hünkar, Nişantaşı’nın belki de en özel mekânı. Benim her daim favorilerim ise balık çorbası, beğendili kebabı, kaymaklı ayva tatlısı veya kabak tatlısı.