Mykonos’u sadece iki günlüğüne ziyaret etme imkânım olunca farklı bir şeyler yapayım dedim ve adanın renkli sokaklarındaki gizli kalmış köşeleri keşfettim.  

 

seyehatgal

Image 1 of 3

Romantizm arayana da eğlence isteyene de cevap veren “Ege’nin Mücevheri” Mykonos, son dönemde Türkler’in de yeni gözdesi. Kiklad Takım Adaları’ndaki Mykonos’a havayoluyla ya da Pire Limanı’ndan kalkan bir feribotla denizden ulaşabiliyorsunuz. Ayak bastığınız anda rüzgârın sizi karşıladığı adada, sokaklardaki renkli tabelalar, rengârenk pencereler ve birçok zarif detay yaşanmışlığın sıcaklığını yansıtıyor. Harika kumsalları ve içinden çıkmak istemeyeceğiniz denizi, tarihi eserleri, yel değirmenleri, mimarisi ve eğlence alternatifleri ile başınızı döndürecek adanın bir başka özelliği ise niş mekânları. Mykonos’ta beyaz küp evlerin arasında birer hazine gibi keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda sanat evi, galeri ve el yapımı ürünler satan butikler saklı. Sizin için ürünleri ve hikâyeleriyle dikkatimizi çeken mekânları seçtik.

MYKONOS VE SANAT AŞKI BULUŞUNCA
İlk durağımız Mykonos’un kalbinin attığı Küçük Venedik’in ara sokaklarından birinde yer alan, 23 yıllık geçmişe sahip Pinelies. Bu çok özel dekorasyon ve sanat galerisinin sahibi, Fransa’dan Mykonos’a tatile geldiğinde buraya âşık olup adaya yerleşen Nathalie Bourthoumieux. Mekânla ilgili bilgi veren Bourthoumieux, Pinelies’te tasarım ürünü mobilyalar ve objeler sattıklarını söylüyor ve ekliyor: “Yerel seramik sanatçıları, fotoğrafçılar ve heykeltıraşlar da burada sergi açıyor.” Galerinin 10 yıldır temsil ettiği bu sanatçılardan birisi de Deyan Semkov. Metalden muhteşem heykeller yapan sanatçının eserlerini gördüğümüzde Bremen Mızıkacıları’nı anımsatan eşek, horoz ve -masalda olmasa da- koyun heykelleri karşısında hepsini alıp eve götürme isteğiyle zor başa çıkıyoruz. Semkov’un eserlerinin ABD başta olmak üzere İsviçre, Libya, Kuveyt, İsrail, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde birçok fanatiğinin bulunduğunu da not düşelim.