Filmlerinin önüne bile geçebilen “Soundtrack”ler ruhumuzun en gizli köşelerinden bize kendimizin bile bilmediği bazı sırlar fısıldıyor!
leon
“Bana soundtrack’ini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!” deyince ortalık bir anda hareketlendi. Herkes sevdiği filmlerden, onların harika müziklerinden ve kendilerine neler hissettirdiğinden bahsetti. Bu kadar gözde iki sanat dalının etkisi de böyle olacaktı elbette. İşte bu nedenle bu yazının konusu ne yalnızca müzik ne de yalnızca sinema, ikisi bir arada…
ZİHNİNİZDE BUNLAR ÇALSA
Unutulmaz filmlerin müziklerinin fonda size eşlik etmesine ne dersiniz? Örneğin, Jean-Pierre Jeunet’in yönettiği 2001 yapımı “Amélie” ve Wolfgang Becker’ın 2003 yılında çektiği “Good bye Lenin”in Yann Tiersen imzalı soundtrack’leri. Luc Besson’un 1994 yapımı “Leon” filmine çok yakışan Sting’in hüzünlü şarkısı “Shape of My Heart”. Anthony Burgess’in aynı adlı romanından Stanley Kubrick’in 1971 yılında sinemaya taşıdığı “Otomatik Portakal”ın sağlam tokatlarıyla muhteşem bir ikili olan Beethoven’in 9. senfonisi. Tabiri caizse bizi Rocky Balboa gibi koşmaya çağıran, evde yalnızsak kendimizi ayna karşısında bir sağ kroşe bir sol kroşe çalışırken bulabileceğimiz (yoksa bunu yapan bir tek ben miyim?) farklı yönetmenlerin imza attığı Rocky filmlerinin marşı haline gelen “Eye of The Tiger”. Duyar duymaz ıslıkla çalmaya başladığımız 1957 yapımı David Lean’in yönettiği Kwai Köprüsü’nün Malcolm Arnold imzalı unutulmaz müziği. Darren Aronofsky’nin yönetimi, konusu, sinematografik dili ve oyunculuklarıyla bile yeterince çarpıcı olan “Requiem for a Dream”in Clint Mansell ve Kronos Quartet imzalı tüyler ürperten soundtrack’i. 1966 yapımı Claude Lelouch’un “A Man and a Woman” filminin Francis Lai imzalı unutulmaz müziği ve daha niceleri.