Mardin Sinema Derneği tarafından düzenlenen 3. Mardin Bienali 17 Ekim’de başlıyor..
bienalgal1
Mardin, Mısır’dan Hindistan’a kadar uzanan antik uygarlıklar coğrafyasının merkezinde kurulmuş. Yüzyıllardır beslenmiş olduğu sembolik dünyanın, ikonlar ve mitler evreninin, sanat ve edebiyatın izlerini koruyor. Bu izler Mardin’in etnografik ve mimari mirası kadar, Mardinlilerin gündelik hayatında, bu hayatın yaşandığı mekanlarda da sürüyor. Evlerde, dükkanlarda, atölyelerde birikmiş olan tılsımlar, muskalar, ikonlar, ziynetler, giysiler, kitaplar, resimler, fotoğraflar, kap-kacak, bardak-tabak, halı-kilim vb nesneler Mardin’in bir tür nadireler kabinesini oluşturuyor. Kent, bu anlamda her nesnenin birbiriyle gizemli ilişkiler kurduğu, dile gelmeyen mitler yazdığı özel ‘müze’lerden oluşuyor. Bu müzelerde antikalarla sıradan eşyalar ve bunların işaret ettiği farklı zamanlar birbirlerini anlamlandırıyor. Bu tür hayal dünyalarına, bir bıçak bileycisinin tezgahında da rastlıyorsunuz, bir bakırcıda da, güvercincide de, kilisede de ve tabii evlerin derinliklerinde de.
İşte 3. Mardin Bienali, büyüsü bozulmuş nadireler kabinesini yeniden şiirselleştirmeyi öneriyor. Sanatçıları onların hafızasını keşfetmeye, mitolojisini yazmaya çağırıyor. Dolayısıyla bienal mekanları deyim yerindeyse organik bir biçimde, bir anlamda hayatların şiirselleştiği ve bir takım tümel ve tikel mitoljilerin kurulduğu bir anlamı işaret edecek.